1 Ağustos 2008 Cuma
Index'in yeri : %300 iktidar kaybı
- Sorma hayatim demis biri, basima oyle bir felaket geldi ki, anlatilirgibi degil.
- Hayrola, ne oldu?..
- Kocam yuzde 100 iktidar kaybina ugradi.
Seks hayatim tamamen sona erdi.
Lafi oteki kadin almis;
- Guzelim demis, sen gene de haline sukret!.. Ya benim durumum?..
Benimki yuzde 300 iktidar kaybina ugradi!..
"Yuzde 300" lafini duyan birinci kadin itiraz etmis:
-Hic oyle sey olur mu ayol? Yuzde 100 kaybi anlarim da, yuzde 300 kayip nasil olur?
ikinci kadin anlatmis:
-Benimki gecen gun merdivenden iniyordu...
Birden ayagi kaydi, yere dustu.Hem parmağını kırdı hem de dilini ısırdı :)) :))
Aile içi sorular
Akşam yemeği esnasında çocuk babasına sorar,
Kaç çeşit kadın göğsü vardır
Baba şaşkınlık içinde cevap verir
'yavrum 3 çeşit göğüs vardır;
Bayan yirmilerde ise aynı kavun gibidir yuvarlak ve sıkı,
Otuz ve kırklardaysa armut gibidir güzel durur fakat biraz sarkıktır,
elliden sonra ise aynı soğan gibidir.'
'Soğan??'
'Evet, onlara baktığında, seni ağlatır.'
Adamın karısı ve kızı masada çileden çıkar ve kızı annesine sorar;
'Anne kaç çeşit erkek organı vardır?'
Anne biraz gülümseme:)) ile cevap verir;
'Yavrum 3 çeşit erkek organı vardır.
Erkek yirmilerde ise aynı meşe ağacı gibidir. Sert ve güçlü.
Otuz ve kırklarda ise ıhlamur ağacı gibidir, esnek ama kullanışlı,
ellisinden sonra ise aynı yılbaşı ağacı gibidir.'
'Yılbaşı ağacı??'
'Toplarla süslenmiş ama sadece
DEKOR!....'
Can Yücel'den bir şiir...
Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine..
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hattâ daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hattâ üşü hava soğuksa
Yürü, yürürken sağa-sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen
yanağından makas al..
Sonra şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle lâf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illâki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları bardakları misafire
Sizden âlâ misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..
Arkadaşım,hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illâ ki sağlık!
Can Yücel
Sigara Nargile, Pipo
Sigara, sokak kadini gibidir.
Sebepleri: Her köse basinda bulabilirsiniz. Genellikle keyif için degil, ihtiyaçtan veya bagimliliktan içilir. Içtikten sonra izmariti atar gidersiniz. Kimse arkasina bakmaz. Her sigarayi sadece bir kere içebilirsiniz. Yerlileri ucuz, yabancilari pahalidir. Yabancilarinin daha güzel oldugu söylenir. Ama arkadas ismarladiysa yerli yabanci farketmez. Tek içimlik oldugu için her nefes önemlidir. Içinize çekmediginiz durumlarda bile kendi kendine yanip biter. Ulan ben bundan bisey anlamadim paraya yazik oldu dersiniz. Sonra bi tane daha yakarsiniz. -
Nargile, genelev kadini gibidir.
Sebepleri: Sokak ortasinda içilmez, belirli mekanlari vardir. Mekan ne kadar iyiyse çesit o kadar çoktur. Mekana girer oturursunuz, nargile ayaginiza gelir. Içtikten sonra alip götürürler. Sizin zahmet etmenize gerek olmaz. Ayni nargileyi defalarca kullanabilirsiniz. Ancak bir dahaki sefere kadar, (agizlik degisse bile) baskalarinin o nargileyi kullandigini bilmek rahatsizlik verir. Sigaraya göre içmesi daha uzun sürer. Ama çok abartirsaniz mekanin sahibi "hadi kardesim kalk da yeni müsteri gelsin artik" der gibisinden pis pis bakar. Acemiler için ilk seferi kafa döndürücüdür. Adami fena çarpar.
- Pipo, ev kadini gibidir.
Sebepleri: Sakin kafayla, evde rahat rahat içilmesi gereklidir. Sokakta veya isyerinde içilen bisey degildir. Sizden baska kimse o pipoya elleyemez, içemez. Yeni alinan bi pipo öyle hemen pofur pofur içilmez. Ahsabin açilmasi, iç bölümün atesle kavrulmasi gerekir. En azindan 10-15 içimden sonra düzgün bir sekilde yanar hale gelir. O zaman bile keyifli bir içim için 5-6 ay geçmesi gerekir. Pipo hergün hergün içilen birsey degildir. Bir kere kullandiktan sonra bir iki gün dinlendirmek gerekir. Hergün içmeye kalkarsaniz agzinizda aci bir tat birakir. (içerdeki katran+nikotin karisimi kurumadigindan) Içmeden önce hazirlamasi uzun sürer. Tütünü düzgün bir sekilde yerlestirmek ve yaktiktan sonra közün düzgün bir sekilde olusmasi için tecrübe kazanmak gerekir. Her piponun ayri karakteri vardir. Birinde yaptiklariniz öbüründe ise yaramayabilir. Yaktiktan sonra da çile bitmez. Atesin sönmemesi için ates arada bir alinan düzenli nefeslerle devamli körüklenmelidir. Söndügü zaman tekrar yakilabilir ancak agizda nahos bir tat birakir. Eger sönmüsse o gün için içmeyi bosvermeniz agiz tadi açisindan daha mantikli olacaktir. Sigara veya nargile gibi her nefes içeri çekilmez. Bir atese (atesi canli tutmak için) bir bana seklinde içmek gerekir. Duruma göre iki (veya üç) atese bir bana da olabilir. Içip bitirdikten sonra da çile bitmez. Güzelce temizlemeli ve bas köseye kaldirilmalidir. Yeterince nezaket göstermez, iyice temizlemezseniz, intikamini bir sonraki içiminizi zehir ederek alacaktir.
Sütanne
Genç bir kadın, aylardır şantiyede olan kocasına aşağıdaki satırları
yazar:
'Sevgilim,
Biliyorsun, sen şantiyedeyken nur topu gibi bir bebeğimiz oldu. Sütüm
yetmediği için, yavrumuzu besleyebilmek amacıyla bir sütanne tuttum.
Yalnız, bu sütannenin zenci olmasından dolayı çocuğumuz, emdiği sütün
etkisiyle zaman içinde zenciye dönüştü. Haberin olsun dedim.
Bu konuda benim bir suçum olduğunu düşünmezsin umarım.
Öptüm,
Biricik eşin'
Kadının kocası da bunun üzerine annesine bir mektup yazar:
'Sevgili anneciğim,
Karım bana gönderdiği son mektupta, sütü yetersiz olduğu için bir
sütanne tuıtmak zorunda kaldığını, o sütannenin zenci olduğunu ve bu
yüzden bebeğimizin renginin de zamanla koyulaştığını yazıyor. Bundan
eşimi sorumlu tutamayız, tabii ki .
Selam ve sevgilerimle'
Annesi ise oğluna şöyle bir cevap yazar:
'Sevgili oğlum,
Aslına bakarsan, sen doğduğunda benim sütüm de yetersiz kalmıştı.
Ama biz fakir olduğumuzdan dolayı, sütanne tutamayıp onun yerine seni
inek sütüyle beslemek zorunda kalmıştık. Bu durumda takdir edersin ki,
senin safkan bir öküz olmanın sorumlusu ben değilim.
Seni seven annen'
BİR SUSARSAM, HİÇ KONUŞMAYACAĞIM..
BİR SUSARSAM, HİÇ KONUŞMAYACAĞIM..
Evet çok özledim.
Bir bakışını bile özledim.
Tadım yok, ne kadar uğraşsam da tadım yok işte.
Klavyenin hangi tuşuna bassam özlemim çığlık çığlığa, tutamıyorum ki kendimi,harfler 'toparla bizi' diye tehditlerde ..
Susarsam, biliyorum ki hiç konuşmayacağım.Kaç mevsim geçti oysa..Kaç mevsim başlarken 'bu seferkini kaldıramayacağım artık! ' dedim, hepsini kaldırdım yine de.Bu mudur güç , sensizken yaşamak mıdır, hayata kaldığım yerden devam etmek midir(?) Yüreğimin bir tarafı yanık .Neredesin, kimlerlesin , yaşıyor musun?.Haklıydın, 'Aşk değil bu, çöldeki salgın'.
Eğer eğer, konuşmaktan , senden vazgeçersem biliyorum bir daha hiç konuşmayacağım.Böylesi bir suskunluğa ihtiyacım var belki de...Ben sustuktan sonra sen gelsen neye yarar ki!
Rüyalarımda, martı nefesiyle yelkeni dolmuş , iskeleme yanaşan kırmızı bir yelkenli var,ben suskunum sadece bakıyorum.'Gel gidelim' diyor. Gitmiyorum.Susmuşum çünkü..Bir kere susarsam konuşmam bilirsin.
Başka başka insanlar vardır hayatında, sen yalnız kalmayı başaramazsın tıpkı bir yüreğin yanında uzun kalmayı başaramadığın gibi.Tenler tenine kazınır, ruhun dayanılmaz gelir ruhlara ve sen gidersin.Senin limanın yok sevgili..Açık denizlerde gidebildiğin yere kadar gidersin.Yol bitmez, sen bitmezsin.Seni düşündükçe hala ağlayabiliyorsam, özlemim içimi yakıyorsa, sevdamın uçsuzluğundandır..Ben bu sevdayı yarı yolda kaldığımda elimden tutacak bir elin varlığına inanarak yaşamıştım.Sen okyanusun bir ucundan el sallarken göremiyorum.Duymuyorum seni.Sustum.
Ahde Vefa.. Çok güzel
- Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne
gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek :
- Söyledikleri doğru mu diye sorar.
Suçlanan genç der ki :
- Evet doğru.
Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Genç anlatmaya
başlar:
- Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım.
Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere
getirdi.
Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa
daha bakıyor.
Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel
olamadım.
Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta
öldü.
Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, babası
öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan
ibaret, dedi. Hz
Ömer:
- Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da
kabul ettin, dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
- Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı:
- Ben memleketinde zengin bir insanım, babam, rahmetli olmadan bana
epey bir altın bıraktı.
Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım.
Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için
Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz,
bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu
üç gün içinde yerime birini bulurum, der.
Hz. Ömer der ki:
- Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?
Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
- Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin
(sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As' dan başkası değildir. Hz.
Ömer Amr'a dönerek:
- Ey Amr, delikanlıyı duydun, der. O yüce sahabe:
- Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.
Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur.
Medine'nin ileri gelenleri Hz. Ömer'e çıkarak gencin gelmeyeceği,
dolayısıyla Amr Ibni As'a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi
teklif ederler,
fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler.
Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:
- Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim.
Hz Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:
- Biz de sözümün arkasındayız.
Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç
görünür.
Hz. Ömer gence dönerek derki:
- Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?
Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insani için pek de önemli
olmayan):
- 'AHDE VEFASIZLIK ETTI' demeyesiniz diye geldim der.
Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr Ibni As'a der ki:
- Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun, nasıl oldu onun yerine
kefil oldun?.
Amr Ibni As Allah kendisinden ebediyyen razı olsun, vakurla kanımızı
donduracak bir cevap verir:
- Bu kadar insanın içerisinden beni seçti.'İNSANLIK ÖLDÜ
'dedirtmemek
için kabul ettim, der.
Sıra gençlere gelir, derler ki:
- Biz bu davadan vazgeçiyoruz.
Bu sözün üzerine Hz Ömer:
- Biraz evvel babamızın kani yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da
vazgeçiyorsunuz, der.
Gençlerin cevabı da dehşetlidir:
- MERHAMETLİ İNSAN KALMADI' DEMEYESINIZ DİYE...
BENDE SİZE BU KONUYU AÇIYORUM, ÇÜNKÜ
'İNTERNETTE GÜZEL KONULAR KALMADI'
DEMESİNLER DİYE