2 Ağustos 2008 Cumartesi
Şikayetçi misiniz ?
Evin telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam açtı.
Arayan annesiydi..
Telaşlandı, korktu. Kötü bir şey mi olmuştu acaba?..
Annesi "Nasılsın oğlum, iyi misin" diye sordu.
Adam şaşkın.. "İyiyim anne hayırdır? Bir şey mi oldu? Siz iyi misiniz" diye sordu..
"Çok iyiyiz" dedi annesi.. "Bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim".
"Anne bunun için mi aradın saat sabahın üç buçuğu.. Yarın da konuşabilirdik" diye söylendi adam..
"Rahatsız mı ettim oğlum" dedi, annesi..
"Ettin" diye diklendi, adam..
Güldü annesi..
"29 sene önce, sen de beni tam bu saatte rahatsız etmiştin oğlum. Doğum günün kutlu olsun!.."
Annenizi düşündünüz değil mi?. Gözleriniz nemli değil mi?.. Bu pazarın keyfi de böyle olsun artık.. Şikâyetçi misiniz?.
Alıntı-Sabah Gazetesi
Arayan annesiydi..
Telaşlandı, korktu. Kötü bir şey mi olmuştu acaba?..
Annesi "Nasılsın oğlum, iyi misin" diye sordu.
Adam şaşkın.. "İyiyim anne hayırdır? Bir şey mi oldu? Siz iyi misiniz" diye sordu..
"Çok iyiyiz" dedi annesi.. "Bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim".
"Anne bunun için mi aradın saat sabahın üç buçuğu.. Yarın da konuşabilirdik" diye söylendi adam..
"Rahatsız mı ettim oğlum" dedi, annesi..
"Ettin" diye diklendi, adam..
Güldü annesi..
"29 sene önce, sen de beni tam bu saatte rahatsız etmiştin oğlum. Doğum günün kutlu olsun!.."
Annenizi düşündünüz değil mi?. Gözleriniz nemli değil mi?.. Bu pazarın keyfi de böyle olsun artık.. Şikâyetçi misiniz?.
Alıntı-Sabah Gazetesi
AHİRETTE 2 KADIN
- Selam, benim adım Wanda .
- Selam, benimki de Slyvia, sen nasıl öldün?
- Donarak öldüm.
- Ne kadar korkunç.
- Yok o kadar kötü değildi, soğuktan titremem geçince ısınmaya başladım ve
uyku bastı, sonunda huzur dolu bir ölüm.
- Peki sen nasıl öldün?
- Ağır bir kalp krizi geçirdim. Kocamın beni aldattığını sandım, onu iş
üstünde yakalamak için eve erken geldim, fakat evde tek başına
televizyon seyreder halde buldum.
- Sonra ne oldu?
- Kesinlikle evde başka bir kadının olduğundan emindim, bütün evi aramaya
başladım. Çatıyı, yatakların altını her yeri aradım fakat bulamadım. Ararken aşırı yorulmuşum, kalp krizi geçirdim ve öldüm.
- Ah be güzelim bir de derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor olacaktık.
--
Öldürmeyen güçlü yapar.
INDEX ♂
Kalbim , İntihar Etti Bu Gece....
kalbim intihar etti bu gece..yaralıydı..acı çekiyordu dayanamadı..engel olmak istedim,ama beni dinlemedi..zaten seni severkende dinlememişti..yaptığı asiliğin cezasını ikimizede ağır ödetti!!!
sensizlik..
kısacık bi kelime sanki
ama öyle uzun öyle büyük bi acıki..
sen bilemezsin...
en zoru seninleyken sensiz olmakmış...
ağlama kalbim değmez ona yalan bakışlara sığınmış seni,sevdiğine inandırmış..inanma ona aşk uğramaz ona asla!!
sonbaharda yaprakları dökülen ağaçlar gibiyim..
benimde umutlarım döküldü!
son bi yaprağım kaldı güçsüz dallarımda..
şimdi tek çabam onu büyük fırtınalara karşı korumak!
bu aşk buraya kadar!durdurun dünyayı!gerçekleşmesi imkansız hayaller durağında inecek var!!
sevgi nedir bilir misin ki?
sadece sevmek istedim..
bir kaç damla gözyaşı
kalbine saplanan büyük bir acı
her umutta yine hayal kırıklığı
ve her bakışta aklına gelen binlerce anı..
umutlarım vardı,boş ve imkansız
hayallerim vardı görmekten korktuğum
çığlıklarım vardı sessiz ve acı dolu
şimdi hiç birşeyim yok
nefessizim sensiz!
aslında yaşayan ölüyüm sevgisiz
ve her defasında gözyaşlarında boğulan biriyim çaresiz....
karşılıksız bir aşk,ucuz bir yalnızlık sessiz bir kaç çığlık,konuşulmayan bir dolu düşünce düşmanımdı sensiz her gece ve adı yok yaşanmışlıkların...
belki bir gün aşk sanada uğrar...
bir damlaymış dünyalar dediğim...
çektiğim sıkıntılar kadar güçlüyüm!!
seni sevdiğimi bir sen anlamadın..herkes duydu çığlığımı bir sen mi sağırdın..!!
kes çığlıklarını yüreğim...
senin umutların ve hayallerin hiç başlamadan bittimi??
ben sende kaybettim yüreğimi..
yana yana unutursun..
ufak bi sevgi kırıntısıydı aradığım ama..
benim tarafımdan sevilmek belkide önemsediğin en son şeydi..
sen beni hiç sevmedinki!!
oysa şimdi kalbindeki ateşi söndür öldür unut gitsin diyorsun..o kadar kolay olsa unuturdum biliyorsun...
bir hayatın anlamıydın aslında,anlamıyla birlikte o hayatıda götürdün yanında...!!
kendimi kaybettim,bulamıyorum!!
karşılıksız sevgiyle seni saran kanatlarım vardı..kırdın!!istesemde seni bir daha saramam ki..!!
seni bu kadar sevmenin cezasını kendime ödeteceğim,göreceksin..
eğer bir gün sende sevmeyi öğrenirsen karşılıksız,ben seni yine aynı yerde bekliyor olacağım!anlamsız..yalnız...
..kendimi yine kendimde yok ettim...
üstüme gelme hayat daha neyimi alacaksın...!!
yok artık kimseden ne ümit ne şikayetimihata olsa bile çoğu benim seçimlerim..duygularım darmadağın ben kendimin sürgünüyüm..
...ve ben en çok yitip giden sevdama ağladım...
ben aşk dedikçe sen dur dedin...
işte sana büyük yalanım:elimin gücümün yettiği kadar seni unuturum..!!!
geçer demek inan çok zor..çünkü aşk senin adın..
istediğim sadece biraz sevgiydi bunuda mı benden esirgedin...
bana düşen kabullenmek..zor olsada dönüp gitmek..
..vazgeçmek değil çaresizlik bu..
kendime seni tanımanın bedelini ödetiyorum.!!!
o son sözün içime öyle düştüki!!hala doğrulamadım...
aşk meğer sevipte kaybetmekmiş..
ağladım dün gece seni unutabilmek için..farkettim çare yok..tek dileğim sev beni..!!
bugün kendim gibi terk etti benii...
500 YIL ÖNCE TÜRK KADINI ÖLÇÜLERİ
Aşağıda 15. Yüzyıl Anadolu Türkçesinin en değerli örneklerinden birini oluşturan Tusi Bahnamesi'nin bazı bölümlerini, günümüz Türkçesine uyarlayarak sunuyoruz. Uyarlamayı yaparken, cümlelerin kuruluşlarına olabildiğince bağlı kalmaya ve o dönemin akıcı üslûbunu bozmamaya çaba gösterdik.
* * *
'Ey oğul! Şimdi sana avratların alâmetlerini anlatacağım. Bunlar, avratların güzellik ölçüleridir. Yani avratta bu alâmetler ne kadar çoksa avrat o kadar güzel, ne kadar azsa o kadar çirkindir. İyice oku
ve öğren!..
Avratın dört yerinin kara olması gerekir: Saçı, kaşı, kirpiği ve gözünün karası.
Avratın dört yerinin kızıl olması gerekir: Dili, dudağı, yanakları ve avurtları.
Avratın dört yerinin yuvarlak olması gerekir: Yüzü, gözü, topukları ve bilekleri.
Avratın dört yerinin uzun olması gerekir: Boynu, burnu, kaşı ve parmakları.
Avratın dört yerinin hoş kokulu olması gerekir: Burnu, ağzı, koltukları ve ferci.
Avratın dört yerinin geniş olması gerekir: Alnı, gözleri, göğsü ve butları.
Avratın dört yerinin dar olması gerekir: Burun delikleri, kulak delikleri, göbek deliği ve ferci.
Güzel bir avratın ağzı, elleri, ayakları ve başı ne büyük ne de küçük olmalıdır.
Boyu ne uzun, ne de kısa olmalıdır. Avrat ne şişman ne de zayıf görünmeli, ama etleri yuvarlak olmalıdır.
Yüzü ak, kaz rengi ve kara yağızın güzeli olmalıdır. Teni pembe, saçları sık ve uzun olmalıdır. Zira saç, avratın yüzünün suyudur.. Dudakları ve dudaklarından çıkan sözü tatlı ve yumuşak olmalıdır. Gözlerinin karası çok kaşları çatık olmalıdır. Güldüğünde güzel görünmeli, yürüdüğünde dübürünün etleri titremelidir. Bu dediklerim bir avratta ne kadar çoksa, o avrat güzelliğin en yüksek mertebesine ulaşmış demektir.
KUCAKLANIR MI, KUCAKLANMAZ MI?..
Ey oğul! Şimdi söyleyeceğim alâmetler, avratın şehvet ölçüsüdür. Bunları bilince, bir avratın kucaklanmaktan lezzet alıp almadığını, cimadan hoşlanıp hoşlanmadığını, ilk bakışta anlarsın. Ama önce, ferç çeşitlerini öğrenmen gerekir: Bu ilme senelerini vermiş alimler, fercin üç türü olduğunu söyler ve 'biri gayet büyüktür, biri gayet küçüktür, biri ne büyük ne de küçüktür' derler. Avratın ağzı büyükse, ferci geniş olur. Ağzı küçük ve darsa, ferci küçük olur. Baldırları ince ve gırtlağı çıkıksa ferci büyük olur. Alt dudağı kalınsa, fercinin iki kenarı da kalın olur. Üst dudağı inceyse, fercinin iki kenarı da yufka gibi ince olur, ama ince kenarlı ferç kuru olur. Saçı seyrekse, ferci yumuk olur. Çenesi uzunsa, ferci alınlı olur. Yüzü büyük ve boynu kalınsa dübürü küçük, ferci ise büyük ama dar olur. Ayağının üstü etliyse ferci çok büyük olur, erkeğine de çok bağlanır.
Şimdi sıra, hangi avratın cimadan zevk aldığını, hangisinin almadığını öğrenmeye geldi. Avratın burnunun ortası yumru gibiyse, cimaya meyli az olur. Kolunun arkası çukursa, cimaya meyli çok olur. Benzi kızıl ve gözleri maviyse cima merakı az olur. Gülmesi ve hareketi çoksa, cimaya da rağbeti
çoktur. Avratın teni sıcaksa, cimaya gece gündüz demez meyleder. Ağzı küçük emçekleri sarkık ve yumuşaksa, şehveti az olur ama cima ettikçe hoşlanır ve şehveti de artar. Baldırları etliyse şehveti çok olur, cima etmeden duramaz. Bunlar azgın avratlardır. Raksetmeyi, oynamayı seven avratlar da böylesine azgındır.
BEŞ ÇEŞİT AVRAT
Ey oğul! Bil ki, avratlar yaşlarına göre beş çeşittir. Birinci çeşidi, henüz bulûğa ermemiş olanlardır. Hiçbir şeylerini saklamazlar, ama büyümeleri gerekir. İkinci çeşidi, bulûğa ermekle beraber, henüz çok genç olanlardır. Bunların olgunlaşmalarının daha zamanı vardır. Hemen utanırlar, yanlarında bir şey
yense kıçları domalır, memeleri sarkar. Her şeye inanır, çabuk aldanırlar. Üçüncü çeşidi, gençliklerinin olgunluk yıllarına ulaşmış avratlardır. Bunlar edepli ve namuslu olurlar.
Dördüncü çeşidi, saçına ak düşmeye başlamış avratlardır. Güzellikleriyle kendilerini hemen belli eder, hareketli yürürler. Cima konusunda da ihtiraslıdırlar. Beşinci çeşidi ise, saçının akı karasından çok olanlardır. Etleri gevşemiş, gözlerinin nuru sönmüştür. Üzerlerine yeni karı almasın, eve ortak getirmesin, başkalarıyla cima etmesin diye erlerine hizmetin bin bir çeşidini yapar, lûtuf üzerine lûtuf gösterirler. Ama, bu yaşa gelmiş avratlarla cima, ere hiç lezzet vermez. Ey oğul! Bil ki, uzun boylu ve emciklerinin düğmesi gevşek avratların tek düşüncesi, cima etmektir. Kısa boylu, semiz ve erkeği haddinden fazla cimacı avratlar ise, bu işi pek merak etmezler. Sadece kucaklanıp koklanmak
isterler ama erleri kucakladıktan sonra cima etmeden bırakırsa...
ALNI TERLER, GÖĞSÜ TİTRER
Ey oğul! Bil ki, avratları inzallerine göre de sınıflandırmış ve üçe ayırmışlardır. Birincisi, gayet çabuk inzal olanlardır. Bu karılar, uzun ve cılızdır. İkincisi, gayet geç inzal olanlardır. Kısa boylu ve semiz avratlar böyledir. Ne uzun ne kısa ve ne zayıf ne semiz avratlar ise, tam vaktinde inzal olurlar. İnzali yaklaşan avratın gözleri süzülür, etleri çözülür, alnı terler, göğsü titrer, erine sımsıkı yapışır, yüzüne bakmaya utanır. İşte oğul, cimanın en zevkli yeri, avratla erin beraber inzali ve menilerinin birbirlerine karışmasıdır. Böyle yaparlarsa, aralarındaki muhabbet de artar.
VE…ZEKER ÇEŞİTLERİ
Ey oğul! Bil ki, erlerin zekeri üç boydur. Birincisi gayet uzundur, 12 parmak boyundadır. İkincisi sekiz parmaktır. Üçüncüsüyse altı parmaktır. Büyük zeker ile büyük fercin cimasi uygun değildir, cimanın tadı anlaşılmaz. Amma kalın zeker ile orta boy ferce cimanın lezzeti de anlatılamaz. Gerekirse, küçük zeker ile orta ferce cima edilebilir ve lezzet alınır. Lezzet ve zevk bir yana bırakılıp cima doğacak veledin sıhhati düşünülerek yapılırsa, büyük zeker büyük ferce, orta ortaya, küçük de küçüğe ithal
edilmelidir. Böylesine cimalardan doğan bebek ana babasına benzer, vücudunda eksik ve kusur olmaz, teni tertemiz çıkar.
Yoook, bu dediğimize uyulmazsa insana aygır veya kısrak tohumu katılmışa benzer bir çocuk ortaya çıkar. Sözün kısası, her cins, kendi için yaratılmış cinsle bir arada olmalıdır, vesselâm!..
* * * * * *
(*Murat Bardakçı'nın yazısından)
Yazıda geçen bazı 'teknik' terimler:
Alâmet: Belirti, özellik
Avrat: Kadın
Cima: Cinsel ilişki
Dübür: Kıç, makat
Emçek: Kadın göğsü
Er: Erkek
Ferç: Kadının cinsel organı
İnzal: Orgazm
İthal etmek: İçeri sokmak
Meyil: İstek
Ten: Vücut
Zeker: Erkeğin cinsel organı
--
Öldürmeyen güçlü yapar.
INDEX ♂
* * *
'Ey oğul! Şimdi sana avratların alâmetlerini anlatacağım. Bunlar, avratların güzellik ölçüleridir. Yani avratta bu alâmetler ne kadar çoksa avrat o kadar güzel, ne kadar azsa o kadar çirkindir. İyice oku
ve öğren!..
Avratın dört yerinin kara olması gerekir: Saçı, kaşı, kirpiği ve gözünün karası.
Avratın dört yerinin kızıl olması gerekir: Dili, dudağı, yanakları ve avurtları.
Avratın dört yerinin yuvarlak olması gerekir: Yüzü, gözü, topukları ve bilekleri.
Avratın dört yerinin uzun olması gerekir: Boynu, burnu, kaşı ve parmakları.
Avratın dört yerinin hoş kokulu olması gerekir: Burnu, ağzı, koltukları ve ferci.
Avratın dört yerinin geniş olması gerekir: Alnı, gözleri, göğsü ve butları.
Avratın dört yerinin dar olması gerekir: Burun delikleri, kulak delikleri, göbek deliği ve ferci.
Güzel bir avratın ağzı, elleri, ayakları ve başı ne büyük ne de küçük olmalıdır.
Boyu ne uzun, ne de kısa olmalıdır. Avrat ne şişman ne de zayıf görünmeli, ama etleri yuvarlak olmalıdır.
Yüzü ak, kaz rengi ve kara yağızın güzeli olmalıdır. Teni pembe, saçları sık ve uzun olmalıdır. Zira saç, avratın yüzünün suyudur.. Dudakları ve dudaklarından çıkan sözü tatlı ve yumuşak olmalıdır. Gözlerinin karası çok kaşları çatık olmalıdır. Güldüğünde güzel görünmeli, yürüdüğünde dübürünün etleri titremelidir. Bu dediklerim bir avratta ne kadar çoksa, o avrat güzelliğin en yüksek mertebesine ulaşmış demektir.
KUCAKLANIR MI, KUCAKLANMAZ MI?..
Ey oğul! Şimdi söyleyeceğim alâmetler, avratın şehvet ölçüsüdür. Bunları bilince, bir avratın kucaklanmaktan lezzet alıp almadığını, cimadan hoşlanıp hoşlanmadığını, ilk bakışta anlarsın. Ama önce, ferç çeşitlerini öğrenmen gerekir: Bu ilme senelerini vermiş alimler, fercin üç türü olduğunu söyler ve 'biri gayet büyüktür, biri gayet küçüktür, biri ne büyük ne de küçüktür' derler. Avratın ağzı büyükse, ferci geniş olur. Ağzı küçük ve darsa, ferci küçük olur. Baldırları ince ve gırtlağı çıkıksa ferci büyük olur. Alt dudağı kalınsa, fercinin iki kenarı da kalın olur. Üst dudağı inceyse, fercinin iki kenarı da yufka gibi ince olur, ama ince kenarlı ferç kuru olur. Saçı seyrekse, ferci yumuk olur. Çenesi uzunsa, ferci alınlı olur. Yüzü büyük ve boynu kalınsa dübürü küçük, ferci ise büyük ama dar olur. Ayağının üstü etliyse ferci çok büyük olur, erkeğine de çok bağlanır.
Şimdi sıra, hangi avratın cimadan zevk aldığını, hangisinin almadığını öğrenmeye geldi. Avratın burnunun ortası yumru gibiyse, cimaya meyli az olur. Kolunun arkası çukursa, cimaya meyli çok olur. Benzi kızıl ve gözleri maviyse cima merakı az olur. Gülmesi ve hareketi çoksa, cimaya da rağbeti
çoktur. Avratın teni sıcaksa, cimaya gece gündüz demez meyleder. Ağzı küçük emçekleri sarkık ve yumuşaksa, şehveti az olur ama cima ettikçe hoşlanır ve şehveti de artar. Baldırları etliyse şehveti çok olur, cima etmeden duramaz. Bunlar azgın avratlardır. Raksetmeyi, oynamayı seven avratlar da böylesine azgındır.
BEŞ ÇEŞİT AVRAT
Ey oğul! Bil ki, avratlar yaşlarına göre beş çeşittir. Birinci çeşidi, henüz bulûğa ermemiş olanlardır. Hiçbir şeylerini saklamazlar, ama büyümeleri gerekir. İkinci çeşidi, bulûğa ermekle beraber, henüz çok genç olanlardır. Bunların olgunlaşmalarının daha zamanı vardır. Hemen utanırlar, yanlarında bir şey
yense kıçları domalır, memeleri sarkar. Her şeye inanır, çabuk aldanırlar. Üçüncü çeşidi, gençliklerinin olgunluk yıllarına ulaşmış avratlardır. Bunlar edepli ve namuslu olurlar.
Dördüncü çeşidi, saçına ak düşmeye başlamış avratlardır. Güzellikleriyle kendilerini hemen belli eder, hareketli yürürler. Cima konusunda da ihtiraslıdırlar. Beşinci çeşidi ise, saçının akı karasından çok olanlardır. Etleri gevşemiş, gözlerinin nuru sönmüştür. Üzerlerine yeni karı almasın, eve ortak getirmesin, başkalarıyla cima etmesin diye erlerine hizmetin bin bir çeşidini yapar, lûtuf üzerine lûtuf gösterirler. Ama, bu yaşa gelmiş avratlarla cima, ere hiç lezzet vermez. Ey oğul! Bil ki, uzun boylu ve emciklerinin düğmesi gevşek avratların tek düşüncesi, cima etmektir. Kısa boylu, semiz ve erkeği haddinden fazla cimacı avratlar ise, bu işi pek merak etmezler. Sadece kucaklanıp koklanmak
isterler ama erleri kucakladıktan sonra cima etmeden bırakırsa...
ALNI TERLER, GÖĞSÜ TİTRER
Ey oğul! Bil ki, avratları inzallerine göre de sınıflandırmış ve üçe ayırmışlardır. Birincisi, gayet çabuk inzal olanlardır. Bu karılar, uzun ve cılızdır. İkincisi, gayet geç inzal olanlardır. Kısa boylu ve semiz avratlar böyledir. Ne uzun ne kısa ve ne zayıf ne semiz avratlar ise, tam vaktinde inzal olurlar. İnzali yaklaşan avratın gözleri süzülür, etleri çözülür, alnı terler, göğsü titrer, erine sımsıkı yapışır, yüzüne bakmaya utanır. İşte oğul, cimanın en zevkli yeri, avratla erin beraber inzali ve menilerinin birbirlerine karışmasıdır. Böyle yaparlarsa, aralarındaki muhabbet de artar.
VE…ZEKER ÇEŞİTLERİ
Ey oğul! Bil ki, erlerin zekeri üç boydur. Birincisi gayet uzundur, 12 parmak boyundadır. İkincisi sekiz parmaktır. Üçüncüsüyse altı parmaktır. Büyük zeker ile büyük fercin cimasi uygun değildir, cimanın tadı anlaşılmaz. Amma kalın zeker ile orta boy ferce cimanın lezzeti de anlatılamaz. Gerekirse, küçük zeker ile orta ferce cima edilebilir ve lezzet alınır. Lezzet ve zevk bir yana bırakılıp cima doğacak veledin sıhhati düşünülerek yapılırsa, büyük zeker büyük ferce, orta ortaya, küçük de küçüğe ithal
edilmelidir. Böylesine cimalardan doğan bebek ana babasına benzer, vücudunda eksik ve kusur olmaz, teni tertemiz çıkar.
Yoook, bu dediğimize uyulmazsa insana aygır veya kısrak tohumu katılmışa benzer bir çocuk ortaya çıkar. Sözün kısası, her cins, kendi için yaratılmış cinsle bir arada olmalıdır, vesselâm!..
* * * * * *
(*Murat Bardakçı'nın yazısından)
Yazıda geçen bazı 'teknik' terimler:
Alâmet: Belirti, özellik
Avrat: Kadın
Cima: Cinsel ilişki
Dübür: Kıç, makat
Emçek: Kadın göğsü
Er: Erkek
Ferç: Kadının cinsel organı
İnzal: Orgazm
İthal etmek: İçeri sokmak
Meyil: İstek
Ten: Vücut
Zeker: Erkeğin cinsel organı
--
Öldürmeyen güçlü yapar.
INDEX ♂
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)