Kaçırdığınız trenler olmuştur hayatınızda sizin de.Hani ona yetiştiğinizde gideceğiniz yere vaktinde gitmiş olacaksınızdır.Ondan başka gideceğiniz yere ulaşma şansınızın olmadığı trenler.Yine de bir şey mani olmuştur o treni kaçırmanıza.Erken kalkmamanız,ayna karşısındaki fazla kalışınız,ayakkabılarınızı geç bağlamanız,kapıdan tam çıkarken bir komşuya rastlamanız.
Kaçan trenlerin çokluğu işyerinize gidişinizin de aksamasını sağlamıştır.Hele de bu alışkanlık haline gelmişse artık dikkat te çekiyordur sağda,solda.'O işe geç gelir kardeşim!''O kadar duyarlı olsaydı,burada olurdu şimdi.' 'Aslında çalışkan insandır ama geç kalıyor bazen' 'Ama işler aksıyor, olmaz ki böyle!'
Etrafın homurtusu insanın pek umurunda olmaz ama aksayanlar kendi hayatımızdır esasında.Keşkeler çoğaldıkça kendi etrafımızda örülen çelik ağı delmek te zorlaşır.Dört yana örülmüş ağ daraldıkça nefes almakta da zorlanırsınız.
Oysa o tren güzergahı değildir sizi gideceğiniz esas yere götürecek olan,ondandır kaçırmanız.Siz başka treni beklemek istemişsinizdir.Beklediğiniz başka tren de başka sokaktadır.O başka sokağa gitmek için gerekli evraklarınız yoktur çantanızda.Bu treni kaçırmanız ona binmek
istemediğinizdendir.O yüzdendir kaçmasına izin vermeniz.Siz izin verdiğinizdendir.
Hiç kimse doğduğu evi kendisi seçmemiştir.Göz rengini,saç rengini seçmediği gibi.Şartlarını değiştirmek istemiştir zaman zaman.Manidar sözlerle karşılaşmıştır.Gözlerini yummuştur, arzuları karşısındadır.Gözlerini açmıştır, koşulları içindedir.Çabalayarak değiştirebildiği ancak bu kadar olabilmiştir.Bu sonuç kendisinin istediği sonuç değildir.
Mesela hep öğretmen olmak istemiştir,kız çocuğu evden uzakta okuyamaz denilmiş,gönderilmemiştir.Telefon santralcisi olmuştur.Hayalinde okuttuğu çocuklar vardır,kendi bilgi aktarımlarını sunabileceği çocuklar.Oysa karşısında şikayete gelmiş abone vardır,telefonlardaki aksaklığı izah etmektedir şimdi.
Bir başkasının hep hukukta okumak hayali vardır,okulu kazanmıştır ama bütçe kısıtlıdır.Orduya katılmıştır kısa yoldan ekmek parası kazanmak adına.Emir almaktadır hiç sevmediği üst düzeyindeki amirinden,hatta azarlanmaktadır.Gücüne gider zamanla bu emir alışlar.Yine de sessiz kalmıştır görevini yerine getirirken.
Hep çok sevilen biri vardır,onunla evlenilmemiştir.Onun saçları,gözleri kalmıştır akılda hep.Küçük bir öpücüğü yanağındadır hala.Kaçamak yaptıklarında hep yakalanmışlardır.Sinemaya bile gitmemişlerdir birlikte.
İkisinden başka hiç kimse bilmemiştir sevgilerini .
Sonralarda annelerin bulduğuyla evlenilmiştir.Ya da rastgele yolda karşılaştığı hep gözgöze geldiğiyle.Hatta akrabalarından uygun biriyle.Huyu suyu bilindik biridir akraba. Mizaçları uymamıştır daha sonraları.Yılların nasıl bittiği geç fark edilmiştir.Ayrılıklar korkutmuştur,ortada çocuklar vardır.
Düşünülen kişiye yakınına rastladığında evli olmanın verdiği yasaklarla bakılamamıştır gözlerine bile.Hayalinde süslenmiştir onunla birlikteliği...
Biriktirilen paralarla dolar alınmıştır,dolar düşmüştür.Ev parası biriktirilmiştir,ev fiyatları o sıralarda acayip yükselmiştir.Tam o günlerde kardeşlerden ya da akrabalarından birisi çok sıkışmıştır.Kırılamamıştır aile kararı,yalnız kalmıştır vermeme hususunda.Geri dönmemiştir parası.Hiç hesapsız bir çocuk daha
doğmuştur evde.'Ben yaptım oldu.' demiştir birisi.Bir başkası 'Oxfort vardı da okumadık mı?' demiştir.
Yine tam o günlerde Sezen Aksu da 'Tedavülden kalktı aşk ' diyerek,'bize mi denk geldi,bize mi insaf?' şarkısını piyasaya sürmüştür.
İşte bu tren onu istediği işyerine götürmüyordur.İstediği eve bırakmıyordur.İstediği arabayı alamadığı için bu trene binmek zorundadır.Trendekiler ter kokuyordur. Kendini bu trene ait hissetmediğindendir hep treni kaçırması.Hatta kısık gözlerle kaçan trene bakarken
esas kaçan trenin o olmadığını bilmektedir.
O yüzdendir işe biraz daha geç gitmenin umursamazlığı.O yüzdendir hiç olmadık anda gelen kalp krizleri.O yüzdendir zamansız ihtiyarlayışlar,çizgilerin artması, gülmeyi unutmuş gözler.İstemsiz iç çekişler.